26 Mart 2012 Pazartesi

Gıda Mühendisleri Odası ve içinde bulunduğumuz durum ( Oğuz Pelikli)



Gıda Mühendisleri Odası ve içinde bulunduğumuz durum...

Oğuz PELİKLİ
 24 – 25 Mart 2012 tarihlerinde Gıda Mühendisleri Odası’nın 9. Olağan Genel Kurulu’nu tamamladık. Keşke hepimize hayırlı olsun diyebilseydim. Odamız her geçen gün biraz daha güç ve zaman kaybediyor. Peki neden böyle dedim izninizle bunu açıklayayım (yazım biraz uzun ama sonuna kadar okuyabilirseniz, mesleğimizin ve Odamızın içinde bulunduğu durumu çok daha net anlatabileceğim):


Odamızın 7 şubesi ve 16 ilde temsilciliği bulunuyor. 8. Dönem çalışma raporunda belirtildiği gibi Yönetim Kurulu geçtiğimiz 2 yıllık süreç içerisinde bu 16 temsilciliklerden sadece 8 tanesine ziyarette bulunmuş, toplantı ve atamalarını yapabilmiştir. Diğerlerine neden gidilemediği sorulduğunda Oda merkezindeki işlerin yoğunluğu gösterilmiştir. İşte tam bu nokta Odamızın olduğu gibi Türkiye’nin de temel sorunudur. Örgütümüz için ne 7 şube ne de 16 temsilcilik yeterli değildir. Bütün illerimizde hatta büyükşehirlerimizde ilçelerde bile örgütlenmeliyiz. 16 temsilciliğe bile yetişemeyen Genel Merkezin örgütlülüğü bu noktaya taşıyabilmesi mümkün değildir. Ankara da ki merkeziyetçi bürokratik zihniyet ile odamızın hiçbir şekilde örgütlenmesini genişletemeyeceği açıkça görülmektedir. Ankara (Genel Merkez) birkaç tane profesyonel çalışan ve 7 kişilik Yönetim Kurulu ile tüm Türkiye deki şube, temsilcilik ve öğrenci kollarının işlerine yetişebilmesimümkün değildir. Genel Merkez içinde bulunduğumuz bu durumda örgütü yönetmek veya yönlendirmekten ziyade sadece onların evrak ve bazı ihtiyaçlarını karşılayacak kadar iş yapabilmektedir. Bu da bu yapı ile olabilecek en iyi sonuçtur ki bunu bile yapamadığıtemsilciliklerin ve şubelerin durumundan açıkça belli olmaktadır.


Meslek örgütümüzün gelişmesi için tabiri caizse basit işlerle uğraşan değil (tabiî ki bunlar yapılacak ama ana görev olarak değil) gıda mühendisliği mesleği ve içinde bulunduğu durum hakkında politika üreten bir merkeze ihtiyacımız var. Şimdi soruyorum sizlere; diğer odalar kamu da ve özel sektörde çalışanlarına her geçen gün yeni istihdamlar yaratırken odamız neden bu konuda yetersiz kalmaktadır. Nedeni basit, çünkü bu konuda bir “İstihdam Politikası” yoktur. Bu politika çerçevesinde yapılan çalışmalar yoktur. 8. Dönem çalışma raporunda göreceğiniz üzere istihdam adına yapılan şeyler birkaç kurumla yapılan yazışmalardan ileri gidememiştir.  Veteriner hekimler yeni çıkardıkları kanunla talebi karşılayabilmek için veterineri nereden bulacağız diye düşünürken, kpss’ye giren veterinerler neredeyse taban puandan atanırken Gıda Mühendisleri 85 üzeri puanlarla atanamamaktadır. Özel sektördeki mühendis arkadaşlarımızın özlük hakları ve bulundukları yerlerde yaşadıkları sıkıntılar açıkça ortadadır.


Kanayan bir diğer yaramız, Gıda Mühendisleri eğitimindeki sıkıntılardır. Her yıl altyapı ve akademik kadroları yeterli mi yetersiz mi diye bakılmadan yeni bir gıda mühendisliği bölümü açılıyor mevcut olanlarında öğrenci sayıları anlamsızca arttırılıyor Bu konuda Odamız ne yapıyor veya ne gibi bir sonuç elde etti? Kocaman bir HİÇ. Neden? Çünkü Gıda Mühendisliği eğitimi konusunda bir “Eğitim Politikamız” ve bunun çerçevesinde yapacağımız proje ve çalışmalarımız yok.


Bu iki sorunumuz dışında da birçok sorunumuz var ama Genel Merkezimiz şube ve temsilciliklerin evrak ve ihtiyaç karşılama işlerinden Gıda Mühendisliği için politika üretecekzamanı bulamamaktadır. İşte tam bu noktada merkeziyetçi zihniyetin sonuçları net olarak görülmektedir. Peki, bunun çözümü nedir? Genel Merkeze daha fazla profesyonel almak mı? Yönetim Kurulu’nda ki kişi sayısını artırmak mı? Genel Merkez’e takviye olarak 10 değil 20 çalışan dahi alsanız, 7 kişilik Yönetim Kurulunu 21 kişi dahi yapsanız sonuç değişmeyecektir. Bunun tek ve kalıcı bir çözümü vardır. Temsilciliklerin basit evrak işlerini ve temel ihtiyaç karşılama işleri Genel Merkez tarafından örgütlenmede ileri noktalara gelmenin göstergesi olan şubelere devretmelidir. Merkeziyetçi zihniyetten kurtulmalıdır. Şube etkinlik alanı ile Temsilcilikler temel ihtiyaç ve evrak takiplerini şubeler aracılığı ile yapıp Genel Merkezin üzerinden ciddi bir yükü almalıdır. Genel Merkezde yaratılan bu uygun zaman ile enerjisini politika üretmeye Gıda Mühendislerinin temel sorunları ile uğraşmaya ayırabilir. Şöyle basitçe anlatayım: Manisa’da oturan bir üyenin işini halletmesi için İzmir’mi daha yakın yoksa Ankara’mı daha yakındır. Bandırma ve Bilecek’teki bir üyenin işini halletmesi için Bursa’ya mı yoksa Ankara’ya mı gitmesi daha kolay? Osmaniye de ki bir üye için Adana’mı daha yakın yoksa Ankara’mı? Burdur veya Isparta’daki üye için Antalya’ya mı gitmek daha kolay yoksa Ankara’ya mı gitmek daha kolay? Şöyle de açıklayabilir: İzmir’e çevresindeki birkaç ilin işinin gelmesi mi daha ağır yük olur, yoksa Bütün illerin işlerinin Ankara’ya mı gelemsi daha ağır yük oluşturur? Şube etkinlik alanı ile hem üyelerin sıkıntılarına daha kolay ve hızlı cevap verilirken hem de genel merkezin üzerinden ciddi bir yük alınmış olacaktır.


Bu sorunları halletmek bu kadar kolayken neden bu konuda hala merkeziyetçi bir sistem uygulanmaktadır peki? Bunun 2 temel nedeni var.

1. Neden
: Genel Merkez ülkedeki oluşumların hepsinin kendi kontrolü altında olmasını istiyor. Ben her yeri sıkı kontrol altına almazsam, bu temsilciliği şunlar alır, bu temsilciliği bunlar alır endişesi ile aman küçük olsun benim kontrolümde olsun zihniyetinden vazgeçememektedir.Oda hiçbir siyasi parti veya düşüncenin arka bahçesi değildir. Hiç kimse kendi siyasi fikirlerini odanın fikri gibi dayatamaz veya dillendiremez. Tabi ki herkesin siyasi düşüncesi vardır. Ama bu meslek örgütü şahısların siyasi düşüncelerinin üstündedir. Sen siyasi görüşü yüzünden birilerini dışlarsan açıkça siyaset yapmış olursun. Bu oda dar görüşlü yapıdan kurtulmalıdır. Kimsenin oda bünyesinde siyaset yapmasını istemiyorsan sende yapmayacaksın ki buna olanak verme. Bunun siyasi görüşü şu, bu yüzden aman bu adamlar oda içinde aktif olmasın gibi bir düşünce odanın içinde siyaset yapmanın ta kendisidir. Bu yaratılan korku cumhuriyeti ile aman küçük olsun bizim olsun zihniyeti güdülmektedir. Üyelerin siyasi görüşüne bakmaksızın elini taşın altına koymak isteyen herkese Oda eşit mesafede olmalıdır. Bu duruma gelemedikçe bu Oda hiçbir zaman tüm Gıda Mühendislerinin Odası olamayacaktır. Tabi ki herkesi kucaklarken kimsenin de oda bünyesi altında siyaset yapmasına izin verilmemelidir. Eğer genel merkez olarak herkese eşit mesafede durup siyaset yapmazsan normal üyelerden kimsede siyaset yapma gereği duymaz. Kimsenin siyaset yapmadığı bir ortamda sadece siyasi çıkarları için oda bünyesine girmeye çalışan kişilerde herkes tarafından dışlanacaktır zaten.


2.Neden
: Oda bünyesinde bazı şubelerin sorumluluktan kaçmalarıdır. 9. Olağan Genel Kurul tutanaklarından da net bir şekilde görebileceğiniz üzere bazı şube başkanları, “Ben şehrimdeki üyelerime zaten yetişemiyorum, şehrimdeki üyelerim dururken Bilecik teki üyelerle ilgilenmeyi istemem ” manasına gelen konuşmalar yapabilmektedir.  Bu noktada şube ve temsilcilik arasındaki temel farkı anlatmak isterim. Şube ve temsilcilik arasındaki temel farklardan biritemsilcilik Genel Merkez tarafından atanırşube yönetim kurulları o ildeki üyeler tarafından seçilir. Bir temsilciliği şube olabilmesi için 250 veya üzerinde üyesi bulunması ve Genel Kurula üye sayısının en az 2/3’nün imzasını içeren bir talep ile gelmesi akabinde Genel Kurul kararı ile şube olunabilir. Peki, bir temsilcilik neden şube olmak ister? Şube olmak isteyen temsilciliklerdeki üyelerin “ben sayı ve faaliyet olarak o kadar arttım  üyelerimde o kadar aktif ki bak üye sayımın 2/3’ne ulaşabiliyor ve iletişim içindeyim. Bu yüzden 250’den fazla üyenin olduğu bir ortamda bu kadar üyenin, Genel Merkez tarafından atanan bir kişi tarafından yönetilmesi anti demokratiktirBen seçme ve seçilme hakkımı talep ediyorum” demesidir. Sen bu taleple geldikten sonra nasıl oluyor da ben ilimdekilere bile yetişemiyorum diğer iller beni ilgilendirmez diyebilme lüksünü kendinde görüyorsun. Mesleki örgütte her koyun kendi bacağından asılır gibi bir zihniyet nasıl olabilir. Örgütlülükte bu noktaya gelmiş şehirler tabi ki elini taşın altına sokup diğer illerdeki temsilciliklere yardım etmek zorundadır. Kimse ben Bilecik teki üye ile ilgilenmek yerine Karacabey’de temsilcilik açmayı tercih ederim diyemez. Örgütlülükte o noktaya gelip o koltuğa aday olup seçildiyseniz Karacabey’de temsilcilikte açacaksınız, Bilecik teki üyelerle de ilgileneceksiniz. Beni sadece benim şehirim ilgilendirir diğerleri benim önceliğim değildir zihniyetinin hakim olduğu bir ortamda bu Oda hiçbir zaman ilerleyemez.



Dar görüşlü, merkeziyetçi, aman küçük olsun benim olsun zihniyetindeki bir Genel Merkez ve elini taşın altına sokmak istemeyen şubeler zihniyeti ile bu Oda hiçbir zaman Gıda Mühendisliğinin sorunlarına çözüm üretemez.


Bunları okuduktan sonra içinde bulunduğumuz zor durumdan kimsenin şevki ve isteği kırılmamalı tam aksine bu Oda o dar görüşlü, merkeziyetçi ve kendi rahatı için sorumluluktan kaçan zihniyetteki insanların olduğu kadar, mesleği için bir şeyler yapmak isteyen bizlerinde Odasıdır. Lütfen mesleğimiz ve Odamızın geleceği için ilinizdeki temsilcilik ve şubelerde daha aktif rol alın, Genel Kurullar için delege olma talebinde bulunun ki, Odamızı bu görüşlerden kurtaralım ve mesleğimizin önünü açalım. Odamız bu 9. Olağan Genel Kurulla geleceğinden bir iki yıl daha kaybetmiştir. Ama önümüzde daha çok iki yıllar vardır.


 Sizlerin desteği ile mesleğimiz ve odamız hak ettiği yerlere gelecektir. “Aman bana ne” veya “ben ne yapabilirim ki” diye düşünmeyinDuyarlı, tarafsız ve demokratik bir şekilde oralarda bulunmanız bile bu insanlara gerekli cevabın verilmesi için yeterli olacaktır.

LÜTFEN ÖRGÜTÜNÜZE SAHİP ÇIKIN
Kaynakhttp://www.gidagundemi.com/
26 Mart 2012 

Hiç yorum yok: